Gelişen sanayileşme ve teknolojik gelişmelerin yanı sıra toplumsal gelişmeler de değişiklik göstermektedir. Ataerkil aile yapısından çekirdek aile yapısına doğru hızlı bir geçiş yaşanarak toplumsal değişimler hayatımızda o kadar çok şeyi değiştirdi ki anne-babalık rolü bile sorgulanır hale geldi. Özellikle geleneksel çocuk yetiştirme tutumuna karşı olan, kendini entelektüel anlamda donanımlı gören “biz modern aileyiz” diye tanımlayanların savunduğu bir fikir, tutunduğu bir dal olmuştur “çocukla arkadaş olma” fikri.
“Ben çocuğumun en yakın arkadaşıyım, her şeyini bana anlatır, biz onunla arkadaşız…” gibi söylemleri çok sık duyarız bu tür ailelerden.
Peki bu ne kadar doğrudur?
Bu soruya verilecek cevap ise çok nettir. Hiçbir anne-baba çocuğun arkadaşı olamaz, onun rolünü üstlenemez,onun gibi davranamaz, davranmamalıdır da. Çocuğun arkadaşı olmak kavramının altında yatan ana düşünce “onu dinlemek, anlamak, bulunduğu pencereden olaylara bakmak” fikridir. Çocuğun arkadaşı olmakla, arkadaşı gibi davranmak, onu anlamak algısı birbirinden farklıdır.
Bilindiği üzere geleneksel çocuk yetiştirme yaklaşımlarında ebeveynlerin daha otoriter, sevgiyi göstermeyi baskılayan bir yaklaşımı söz konusudur. Bu tutumun sakıncalarını dile getirmek için uzmanlar tarafından kullanılan “çocuğu arkadaşı gibi dinleyin, anlamaya çalışın” mesajları zamanla yanlış anlaşıldı ve bazı aileler bu mesajı „onun arkadaşı olun, ebeveynlik yapmayın, sınır koymayın, üzmeyin, incitmeyin“ gibi sıralayabileceğimiz yanlış mesajlara taşıdılar, yanlış algılar oluşturdular.
Çocuk hayatı boyunca onlarca, hatta yüzlerce arkadaş edinebilir, herbiri onda farklı izler bırakır. Ama her çocuğun sadece bir tane anne-babası vardır ve biriciktir (kültürümüzde evlenince edinilen anne-babalar bile kayın anne-baba diye ayırt edilmiştir). Anne-baba olmak çok özel bir roldür çocuğun hayatında.
Çocuk arkadaşlarıyla “karşılıklı iletişim- etkileşim ve paylaşıma” dayalı bir ilişki kurar. Bu ilişkide her iki taraf da eşittir ,biri diğerinden daha fazla tecrübeli değildir. Arkadaşlar arasında otorite farkı, onu hayata hazırlama sorumluluğu yoktur. Arkadaş olan iki çocuk ortalama olarak aynı yaş basamağında, aynı duygu durumunda ve benzer hayat deneyimlerine sahiptir. İşte bu aynı hayat basamağında olmak, aynı gelişimsel özellikleri göstermek ya da aynı sorunlarla mücadele etmek, her iki tarafa da karşılıklı olarak “anlama ve anlaşılma şansını” verir. Böylece her iki taraf da aynı anda bir şeyleri yaşayarak yani deneyimleyerek öğrenir. Arkadaş ilişkisinde daha çok karşılıklı bir duygusal alışveriş vardır.
Çocuk dünyaya gözlerini bir anne eşliğinde açar. Hayata tutunması, beslenmesi, büyümesi, dış dünyayı tanıması, hatta kendine olan bakışı bile ebeveynlerinin ona olan ilgisi, sevgisi sayesinde şekillenir. Anne-baba olmak bize verilen çok yüce bir görevdir. Anne-baba çocuğun dünyasında sevgiyle birlikte mutlaka olması gereken bir otorite ve disiplin aracıdır. Çocuğa sınırları kavratan, doğru yanlışı öğreten, hayata hazırlayan,kısacası bizi biz yapan rehberlerdir.
Çocuğun hayatında hiçbir rol anne babanın rolü kadar belirleyici olamaz, öyleyse her ebeveyn kendisine verilen bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirmeli, çocuğu ile arasında var olan nesil farkının getirdiği kazanımlarını çocuğuna aktararak, hayata doğru bir şekilde hazırlayabilmelidir.
Sizler çocuklarınıza sağlıklı, anlayışlı, tutarlı ve kararlı anne-babalar oldukça, onlar hayata güvenle hazırlanıp, doğru ilişkiler, arkadaşlıklar kurup yarınlara umutla bakabileceklerdir.