COVID-19’un psikolojiye etkileri üzerine açıklamalar yapan hastanemiz Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Ufuk Çalışkan, aynı zamanda COVID-19 kaygısıyla baş etme konusunda yapılması gerekenleri sıraladı.
Pandeminin mental durumumuza etkileri nelerdir, pandemi bizi psikolojik olarak nasıl etkiledi?
Pandemi, herkesin kendi hayatında net bir şekilde görebileceği üzere hepimizi olumsuz etkiledi. Bu durumda olumsuz etkilememesi pek de mümkün değil. İnsana baktığımız zaman insan genleriyle tanımlanmış bir canlı ve her gen gibi hayatta kalmaya ve gelecek kuşaklara kalmaya çalışıyor. Bizim açımızdan bakıldığında ise hayatta kalmak ve gelecek kuşaklara kalmak açısından direkt etkili bir süreç haline geliyor, yani hayatımızı tehdit ediyor. Hayatımızı tehdit ederken de bizi etkiliyor ve de değiştiriyor. Bu konuda beynimiz devreye giriyor. Biz her olay için beynimizde farklı bir mekanizma olduğunu düşünüyoruz fakat beynimizde her olay için genel bir mekanizma mevcut. Örnek verecek olursak; tehdit için ayrı, haz için ayrı mekanizmalar vardır. Kumar oynadığınızda, aşık olduğunuzda ya da dini ritüelleri yerine getirirken aynı mekanizma devreye girer yani tüm hazlarda söz konusudur. Tehdit için de aynı şekilde farklı bir mekanizma vardır ve bu bizim tehdit algımızla alakalıdır. Bulunduğumuz duruma ve çağa göre tehdit algımız farklılık gösterir. Bizi hayatta tutmak için tehdit algımız sürekli çalışır, Koronavirüs de bu durumu sürekli aktif hale getiriyor. Dolayısıyla sürekli içimizde bir huzursuzluk, kaygı ve endişe haliyle karşı karşıya kalıyoruz. Sürekli bir uyarılma, alarm durumu mevcuttur.
Koronavirüs dolayısıyla yakınlarını kaybeden ya da yakınları bu hastalığa yakalanan kişilerin psikoloji bu durumdan nasıl etkileniyor?
Hiç depremle karşılaşmamış bir insanın depremle ilgili kaygısının çok yüksek olmasını beklemediğimiz gibi aynı şekilde de Koronavirüsle alakalı kaygı o kadar yüksek olmuyor. Yakınlarımızdan birinin kaybında etkilenme ve endişelenme daha fazla miktarda oluyor. Bu da beyin mekanizması açısından değerlendirdiğimizde son derece normal bir süreç. Fakat kaygı arttığında depresyon başta olmak üzere tüm hastalıklara karşı yatkınlık da artıyor. COVID-19’la beraber kaygı düzeyimiz de artıyor. Bu da tüm psikiyatrik hastalıklarda artışa sebep oluyor.
Koronavirüs sürecinde sağlam bir psikoloji için bireylerin neler yapması gerekiyor?
Biz ana dilimiz Türkçe başta olmak üzere birçok şeyi öğrendiğimiz için yapıyoruz. Biz sorun çözmeye çalışıyoruz, hayatı bir sorun yeri olarak algılıyoruz. Hayatımızda sorunlar olduğunu ve çözmemiz gerektiğini yadsıyamayız fakat bunları çözmek zorundayız, çünkü hayatta kalmamız buna bağlıdır. Fakat bizim tüm canlılardan farklı olarak, insan olarak farklı bir ayrımımız olmalı. Mutlu olmak ve mutluluk üretmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Davranışlarımızı buna yönelik geliştirmemiz gerekiyor. Mutluluk için çalışalım. Bulunduğumuz bir odayı sorunlarla doldurursak mutluluğu koymaya yerimiz kalmaz. Ancak tam tersi bu kez odayı mutlulukla doldurursak sorunlara yer kalmaz. Hayat bize COVID-19 gibi ya da başka hastalıklar ile ekonomik zorluklar vb. durumlarla karşılaştırıyor fakat biz mutluluk üzerine çaba sarf etmeliyiz. Hayatı bir sorun yeri ya da sorun çözme yeri olarak değil bunların yanında ve bunlardan farklı olarak mutluluk üretme yeri olarak tanımlayabilmemiz gerekir. Bu şekilde davranabildiğimiz zaman hayat daha konforlu ve huzurlu bir hale gelir. Beynimizde haz mekanizması ve sorun çözme mekanizmasının yanı sıra bir de oksitosin maddesi bulunmaktadır. Oksitosin maddesi bize huzur ve güven veriyor. Bu madde samimi ilişkilerde ve birbirimize sarıldığımızda devreye giriyor. Bu maddeyi devreye sokarak huzur oluşturursak birçok sorun aslında sorun olmaktan çıkar. Bu hiç sorun çözülmeyecek demek değildir, sorun çözmeyi keyifli hale getirebilmektir. Bunun yanında düzenli yürüyüş ve düzenli egzersiz yapılmalıdır. Beynimiz aslında tüm vücudumuzu takip eder. Beyin vücudun verdiği reaksiyonlara bağlı olarak hareket eder. Özellikle pandeminin hakim olduğu ve kimseyi evimizde ağırlayamadığımız şu dönemde birileri görsün diye değil kendimiz için bakımlı olalım. Tüm bunları yaptığımızda hayat daha keyifli bir yer haline dönüşecektir.