Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Göksel Açar kalp sağlığı hakkında sorulan soruları yanıtladı.
Her yorgunluk kalp ağrısı belirtisi midir?
Yorgunluğun birçok sebebi olabilir, en bilinenleri sayarsak hormonal sebepler, kansızlık gibi rahatsızlıklarda yorgunluk belirtisi gösterir.
Ancak kalp hastalıklarında yorgunluk belirtisi kalp yetersizliği olan hastalarda görülebilir. Efor kapasitesinde düşme, nefes darlığı oluşabilir.
Kişinin kendisini sürekli yorgun hissetmesi bazen bağ dokusu hastalıkları gibi romatolojik bozukluklarda da görülebiliyor, bunların genellikle eşlik eden semptomlar olabiliyor bunlara bakmak gerekir. Tek başına yorgunluk kalp hastalığı belirtisi denemez ama yine de kişinin medikal öyküsünü de dinlemekte fayda var.
Kalp hastalığı başka hastalıklarla karıştırılır mı?
Tabi başka sorunlarla da karıştırılabiliyor. Çünkü bazı belirtiler ortak olabiliyor. Örneğin bacaklarında şişlik olan bir kişi kronik böbrek yetersizliği, yine nefes darlığı birçok akciğer hastalığında olabiliyor ama yine kalp hastalığı ile karıştırılabiliyor, aynı şekilde göğüs ağrısı akciğerle ilgili, akciğerin zarı ile ilgili, akciğer enfeksiyonları ile ilgili, kemiklerimizle ilgili, kasla ilgili birçok sebebe bağlı göğüs ağrısı olabiliyor. Bunların tek tek ayırt edilip ortaya konması gerekiyor.
Gizli Kalp Hastalığı nedir?
Kimi zaman sinyal alamıyoruz. Bu gizli kalp dediğimiz Hipertrofik Kardiyopati dediğimiz kalp kasının kalınlaşması, bu kalınlaşmaya bağlı hastalarda bir aritmi potansiyeli taşıyor, ne yazık ki bu aritmi sonucu hastaların kaybedilmesi ile ya da kabin duraksaması ile ortaya çıkıyor. Bir kısmı da yine koroner arter hastalığı ile ilgili buna bağlı kalp krizi ya da ritm bozukluğu ile ortaya çıkabiliyor.
Hocm Nedir?
Sporcularda ya da genç yaşlarda ki hastalarda ani ölümlerin en önemli sebeplerinden biridir hocm. Buna karşılık ekokardiyografi ile kalp yapı ve fonksiyonları değerlendirilebiliyor, bu şeklide önlem alınabilir. Bu hastalık genetik yatkınlığı yüksek bir hastalıktır. Ailede bir kişide ortaya çıktıktan sonra diğer kardeşlerde de çıkma olasılığı yüksek.
Kalp sağlığı için hangi aralıkta kontrole gitmeliyiz?
Burada kişinin yaşı, risk faktörleri, şeker hastalığının olup olmaması, hipertansiyon gibi risk faktörlerini yoğunluğu önemli, çünkü bu oran ne kadar yoğunsa hastalıkla karşılaşma riskimi o kadar yüksek. Tüm bu detaylar göz önünde bulundurularak takip sıklığı ayarlanmalı.
Mevsim geçişlerinde kalp sağlığı etkilenir mi?
Mevsim geçişlerinde, gribal enfeksiyonları kalp yetersizliği ile takip ettiğimiz hastalarda oldukça önemlidir. Zaten kardiyak fonksiyonları sınırlı olan bu hastalarda üzerine bir enfeksiyon yükünün binmesi, bu hastanın semptomatik hale gelmesi, bize ya da acil servislere başvurmasına neden oluyor. Kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yatışların sıklığı mevsim geçişlerinde artış gösteriyor.
Göğüs ağrısı şikayeti ile gelen hastalara hangi tetkikler yapılıyor?
Bize gelen hastalara öncelikle medikal öyküsünü detaylı bir şekilde sorgular ve dinleriz, buna göre risk faktörlerini anlamaya çalışırız. Daha sonra diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların tespiti açısından kan testleri isteriz, ilave olarak istirahat EKGg’si, tam bir fiziki muayene, gerek olduğu zaman akciğer grafisinin çekilmesi ilk olarak hastanın değerlendirilmesi için İLK ADIM TESTLER olarak faydalı. Ama burada hastanın öyküsünü anlatırken anlattığı ağrının niteliği önemli, bu bizim ileri ki testlere geçip geçmemiz için etken oluyor. Örneğin genç bir hasta geldi, batıcı bir ağrı şikayeti ile gelirse, şekil değiştiren bir ağrı ise oldukça atipik bir ağrı olduğunu düşünüyorsak bu ilk adım testleri yeterli olur. Eğer koroner arter hastası şüphesi orta ya da yüksek düzeyde ise ilerleyen testlere geçmek gerekiyor. Bu testler içerisinde Eforlu EKG, Miyokard Perfüzyon Sintigigrafisi, Ekokardiyografi, nadiren Kardiyak MR. Bunlarla hastanın riskini değerlendiriyoruz, aynı zamanda riskini değerlendirirken bir invaziv girişim yapma kararı verme konusunda oldukça faydalı yöntemler oluyor. Eğer yüksek riskli hasta olarak değerlendirmişsek bu testlerden, hastalara koroner anjiyografi öneriyoruz ve böylece damarların durumunu değerlendirmiş oluyoruz.
Anjiyo nedir? Nasıl Yapılır?
Koroner Anjiyografide yapmış olduğumuz şey katater laboratuvarında pek çok görüntüleme yapılıyor. Koroner arterler, periferik arterler, şah damarı dediğimiz karotis arterler yine kola giden damarlarla ilgili hemen hemen vücudumuzun bütün damarlarında görüntüleme yapabiliyoruz.
Koroner Anjiyografi adı üzerinde koroner arterlerin görüntülemesi demektir.
Koroner arterler kalpten çıkan vücudu besleyen, bütün kanı dağıtan aort damarının ilk dallarını oluşturuyor ve kalbi besleyen damarlar.
Biz bu işlemde katater dediğimiz plastik tüpler yardımıyla kasıktan veya bilekten girerek koroner arterlere oturup boyar bir madde vererek görüntülenmesini sağlıyoruz, böylece bir darlık olup olmadığını ortaya koyuyoruz.
Her hastaya anjiyo yapılır mı?
Hayır. Bu non invaziv dediğimiz girişimsel olmayan tetkiklerin neticesinde hastanın durumunu, yani ne kadar bir miyokard alanı, kalp kası alanı tehlike altında bunu öngörebiliyoruz, hastanın ne kadar risk altında olduğunu öngörebiliyoruz. Bunu bilerek anjiyografi önerisine geçiyoruz. Birçok hastaya anjiyografi gerek olmadan bir önceki testlerle muayenesini sonlandırabiliyoruz.