Meme kanseri farkındalık ayı
Özel Optimed Çorlu Cerrahi Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Sunal “1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” sebebiyle meme kanserine dair merak edilenleri anlattı.
2004 yılından beri kadınların meme kanserinin erken teşhisinin önemini ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması amacıyla Ekim ayı tüm dünyada ve ülkemizde meme kanseri bilinçlendirme ve farkındalık ayı olarak belirlenmiştir. Yurt genelinde meme kanserine yönelik eğitimler ve bilinçlendirme kampanyaları gerek sivil toplum kuruluşları gerek özel sağlık kuruluşları ve gerekse Sağlık Bakanlığımızca sürdürülmektedir. KETEM’ lerde, devlet ve özel sektör hastanelerinde çeşitli etkinlikler ile kadınlarımızın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetler ile beraber tarama çalışmaları sürdürülmektedir.
Meme kanserleri erken evrede hiç bir belirti göstermezler. Bu nedenle, kadınların meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamaları, kendi kendilerine meme muayenesini (KKMM) sık sık yapmaları çok önemlidir. En az ayda bir kez 20 li yaşlardan başlayarak KKMM yapması tavsiye edilir. En uygun zaman olarak adet bittikten 5-6 gün sonrası önerilir. Aile hikayesi, ırk, ilk adet yaşı, çocuk sayısı gibi pek çok faktör kadınların meme kanseri için yüksek risk taşıyıp taşımadığını belirler. Yaş faktörü ve genetik yatkınlık dışında, alkol, sigara kullanımı, yemek alışkanlıkları, kilo, daha önce alınmış radyoterapiler veya hormon tamamlayıcı tedavi meme kanseri riski açısından sorgulanması gereken özelliklerdir. Meme kanserinde en önemli tarama yöntemi mamografidir. Meme kanserini erken yakalamak için önerilen 40 yaşından sonra belirli aralıklarla mamografi çekilmesidir.
- 20’li yaşlardan itibaren düzenli olarak kendi memenizi elle kontrol ediniz.
- Doktorunuza düzenli aralıklarla meme muayenesi yaptırınız;
- (20-30’lu yaşlarda aşağı yukarı 2 yılda bir kez, 40 yaşından sonra yılda 1 kez)
- 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi çektiriniz.
- Yüksek risk taşıyorsanız (özellikle genetik açıdan ) mamografiye ek olarak yılda bir kez MR incelemesi yaptırabilirsiniz.
Meme kanserinin erken teşhis etmenin en iyi yolu düzenli aralıklarla Kendi Kendine Meme Muayenesi, Klinisyen tarafından yapılan Meme muayenesi ve mamogram yapılmasıdır.
Meme sağlığı
Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. Görülmesinin, dokunulmasının ve hakkında açıktan konuşulmasının toplumsal bir tabu olduğu kabul edilir. Erginliğe ulaşıldığında farklı bir duygu da birlikte gelişerek meme, kadınlığın sembolü durumuna gelir. Bebek için beslenme, karşı cins için cinsellik işlevi kazanır.
Taşıdığı gizem ve sembollerin yanında memenin diğer bir özelliği de, kadın sağlığı ile olan ilişkisidir. Meme ve sağlık arasındaki bu ilişki yeterince vurgulanmadığı için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın, büyük bir şaşkınlık ve korkuya uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, kadınların hekime başvurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili yakınmalardır. Hemen her kadının, tüm yaşamı boyunca memesi ile ilgili bir yakınması olur. Bu yakınmalar en çok memede bir sertlik fark edilmesi ya da ağrı hissedilmesi şeklinde olur. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Fakat yine de uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Meme sağlığı denilince ilk akla meme kanseri gelmekle birlikte memenin kanser olmayan birçok hastalığı da vardır; memenin gelişme geriliği, infeksiyonları, kistleri, iyi huylu kitleleri gibi. Fakat memenin sağlık sorunlarının başında her zaman meme kanseri gelmektedir; çünkü meme kanseri aynı zamanda kadının kadınlık kimliğini de tehdit etmektedir. Meme sağlığı konusunda diğer önemli bir sorun da, meme hastalıkları konusunda uzmanlaşmış sağlık merkezlerinin eksikliğidir.
Meme kanserinin öncü belirtileri neler?
Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği
Bazen memede kitle olmadan, doğrudan meme derisinde bazı değişikliklerde meme kanseri belirtileri arasında sayılır. Meme derinin bir bölgesinde kızarıklık, kalınlaşma, portakal kabuğu gibi yer yer çekintilerin ortaya çıkması, meme kanseri belirtisi olabilir. Meme derisinde böyle değişiklikler fark ediyorsanız, hekiminize danışmanızı öneriyoruz.
Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması
Meme başındaki değişiklikler de bazen meme kanseri belirtisi olabiliyor. Özellikle meme başı çevresinde ortaya çıkan kızarıklık, yara gibi değişiklikler memede bir kitle olmasa bile meme kanseri belirtisi olabiliyor.
Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması
Bazı kadınlarda çocukluktan itibaren her iki meme başı da içe çekik olabiliyor. Bu, herhangi bir hastalık anlamına gelmiyor. Böyle durumlarda bebek emzirmek çoğu kez mümkün olmuyor. Bu gibi yapısal bozukluklar kozmetik amaçlı olarak, yani sadece görünüm açısından ameliyatla düzeltilebiliyor. Meme kanseri açısından önemli olan, tek memenin başının son zamanlarda içeri çekilmesi. Böyle bir durumda mutlaka hekiminize başvurmanız gerekiyor.
Meme başında akıntı
Her kadının meme başından çeşitli zamanlarda akıntı gelebilir. Özellikle meme başı sıkıldığı zaman sarı–yeşil arası renkte, boza kıvamında olan akıntı normal kabul ediliyor. Gebe olmayan kadınlarda meme başından süt gelmesi de kanser bulgusu değildir; bu durum vücudun hormonal değişikliği ile ilgili olabilir. Meme kanseri belirtileri açısından önemli olan, akıntının meme başını sıkmadan kendiliğinden gelmesidir. Bu durum, sutyenin veya çamaşırın ıslanması şeklinde fark edilir. Özellikle akıntının koyu kahverengi, siyah veya kan rengi olması önemli. Bir de su kıvamında berrak akıntı önem taşıyor. Böyle bir durumda, meme başından gelen akıntıdan örnek alınarak laboratuvarda incelenmesi gerekiyor.
Memenin şeklinde değişiklik
Genellikle her iki meme simetrik değildir ve bir meme diğerinden daha büyük olabilir. Bu normal bir yapıdır. Bazen memelerin genel yuvarlaklığında veya şeklinde de değişiklik olabilir. Meme kanseri açısından önemli olan, sonradan gelişen simetri değişikliğidir.Bu değişiklik, meme kanseri belirtileri arasında geç dönemde görülen bir bulgudur.
Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik
Meme başlarının pozisyonlarında da değişiklik olabiliyor. Meme başı bir tarafa doğru çekilebiliyor. Bu da bir kanserin belirtisi olabiliyor.
Koltuk altında ele gelen bir kitle
Koltuk altında ele gelen bir kitle, birçok nedene bağlı olan bir lenf bezi büyümesi olabilir; fakat bazen meme kanseri belirtisinin ilk bulgusu da olabilir. Bu nedenle eğer elinizde ve kolunuzda son zamanlarda bir enfeksiyon geçirmediyseniz, bu kitlenin incelenmesi gerekiyor.
Meme kanserinde tedavi seçenekleri neler?
Meme kanserinin tedavisinde en çok cerrahi, radyoterapi, hormonal tedavi ve kemoterapi uygulanmaktadır. Tedavi, başlıca lokal ve sistemik olarak ikiye ayrılmaktadır. Lokal tedavide amaç tümörün kendisinin ortadan kaldırılmasıdır; bunun için operasyon ve radyoterapi uygulanmaktadır. Sistemik tedavinin amacı meme dışına yayılmış kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasıdır; bu amaçla kemoterapi, hormonal tedavi ve immunoterapi uygulanmaktadır.
Cerrahi Operasyon:
Meme kanseri tanısı alan hastaların çoğuna cerrahi operasyon uygulanmaktadır. Operasyonun amacı kanser dokusunun tamamen çıkarılmasıdır. Operasyon; kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi tedavilerle birlikte uygulanabilir. Operasyon, memedeki kanserden başka koltukaltı lenf bezlerinin de alınarak (aksiller diseksiyon) kanser yayılımının olup olmadığının değerlendirilmesini sağlar. Ayrıca meme dokusu alındıktan sonra ortaya çıkan şekil bozukluğu kısmen düzeltilebilir (rekonstrüktif operasyon). İleri evre kanserlerde cerrahi operasyonla bazı yakınmalar giderilebilir. Radyoterapi ve kemoterapide ki gelişmeler nedeniyle daha çok meme koruyucu, estetik ameliyatlar tercih edilmektedir.
Kemoterapi:
Kemoterapi; kanser hücrelerinin öldürülmesi için ilaçların kullanılmasıdır. İlaçlar, genellikle toplardamardan veya ağızdan uygulanmaktadır. Kan dolaşımına geçen ilaçlar, vücudun diğer kısımlarına dağılarak etkilerini gösterirler. Kemoterapi, cerrahi tedaviden sonra verilirse ‘adjuvan kemoterapi’ olarak isimlendirilir. Burada amaç, vücuda yayılmış olması muhtemel kanser hücrelerinin ortadan kaldırılarak hastalığın tekrarlama riskinin azaltılmasıdır. Kemoterapi ayrıca, ilk tedaviden sonra veya tanı anında yaygın hastalığı bulunanlarda uygulanmaktadır. Cerrahi girişimden önce kemoterapi verildiğinde ‘neoadjuvan kemoterapi’ olarak isimlendirilir. Buradaki amaç, kanser kitlesinin küçültülerek cerrahi girişimin kolaylaştırılmasıdır. Neoadjuvan kemoterapinin bir başka yararı da ilaç tedavisine alınan yanıtın incelenebilmesidir. Eğer ilaca yanıt yoksa farklı bir ilaç tercih edilmektedir.
Kemoterapi, belli aralıklarla verilir. Bu araların amacı kemoterapiye bağlı yan etkilerin geçerek vücudun kendisini toplaması içindir. Adjuvan kemoterapi süresi hastanın patolojik ve klinik özelliklerine göre değişmekte olup, toplam süre, 3-12 ay kadardır. Genellikle, çeşitli ilaçların birlikte kullanılması, tek ilaç kullanılmasından daha etkilidir.
Kemoterapinin yan etkileri genellikle kullanılan ilaçlara ve uygulanan dozlarına bağlıdır. Yan etkileri genel olarak şöyle sıralayabiliriz; bulantı ve kusma, iştahsızlık, saç dökülmesi, ağızda yaralar çıkması, adet değişiklikleri, beyaz kan hücrelerinin azalmasına bağlı enfeksiyona eğilimin artması, çürükler oluşması ve kanama, yorgunluk. Bu yan etkiler genellikle tedavi devam ettiği sürece görülür. Şiddeti, kişisel farklılıklar gösterir.
Radyasyon tedavisi:
Radyoterapi; kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışınların (x-ray gibi) kullanılmasıdır. Radyasyon, vücut dışından uygulanabildiği gibi radyoaktif maddenin direkt olarak tümör içine yerleştirilmesi ile de uygulanabilir. Meme kanserinin tedavisinde çoğunlukla eksternal radyoterapi uygulanmaktadır. X-ray düzenli olarak uzun periyotlarla verilir. Hastalar genellikle, hastaneye yatırılmadan haftanın beş günü olmak üzere toplam 6 hafta radyoterapi alırlar. Her bir tedavi sadece birkaç dakika sürer. Tedavi ağrısızdır. Radyoterapi, cerrahi öncesinde de tümörü küçültmek için kullanılabilir. Cerrahi sonrasında kullanılmasının amacı; memede, koltukaltında ve göğüs duvarında geride kalması muhtemel kanser hücrelerinin öldürülmesidir.
Radyoterapinin başlıca etkileri; meme derisinde kalınlaşma, tedavi sahasında kızarıklık ve yorgunluktur. Bu değişiklikler, yaklaşık olarak 6-12 ayda düzelir. Bazı kadınlarda radyoterapi sonrasında meme küçülür ve sertleşir. Gebelik boyunca, fetusa zararlı olacağı için radyoterapi uygulanmamaktadır.
Hormon tedavisi:
Dişilik hormonu östrojen, bazı kadınlarda meme kanseri hücrelerinin büyümesini arttırabilir. Östrojenin etkilerini önleyen ilaçlar, bu büyümeyi engelleyebilmekte ve meme kanserinin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Menopoza girmiş meme kanserli hastalarda da östrojenin yapımını engelleyen ilaçların da yararlı olduğunun gösterilmesi nedeni ile tedavide kullanılmaktadır. Ayrıca menopoza girmemiş hastalarda östrojenin kaynağı olan yumurtalıkların işlevi; cerrahi, radyoterapi veya medikal yöntemlerle engellenerek östrojen üretimi baskılanmaktadır. Bu ilaçların ve/veya yöntemlerin kullanılabilmesi için kanserli dokuda hormon reseptörlerinin tayini gereklidir.
Her sekiz kadından birinin hayatlarının bir safhasında meme kanserine yakalanma olasılığı varken, kadınların en sık karşılaşılan kanser türünün “meme kanseri” olduğu bilinirken, erken tanı konulup etkin bir tedavi ile mükemmel sonuçlar alınabilirken “kanserden korkma geç kalmaktan kork” diyerek yazımıza son veriyorum. Sağlıcakla kalın…