Pakize Narin öğrencileri, Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanımız Uz. Psikiyatr Ufuk Çalışkan ile söyleşi yaptılar…
Ufuk Çalışkan kimdir?
Ufuk Çalışkan bence iki çocuğunun babasıdır. Sonra bir eş, evlat, abi ve arkadaştır. Psikiyatristliği bunların yanında ayrı bir yere koyuyorum. Yani onu bu sıralama içerisine sokamam. Çünkü o kim olduğumu tanımlayan bir şey değil. Bir yaşam biçimi.
Kısaca otobiyografinizi anlatır mısınız?
1973 yılında Düzce’nin küçük bir köyünde doğdum. İlkokulun ilk iki yılını köyde okudum. Sonra İzmit Gölcük’de ilk ve ortaokulu bitirdim. Sonra da İzmit Teknik Lisesi Elektrik bölümünden mezun oldum. Sonra GATA Tıp Fakültesi’ni bitirdim. Silahlı kuvvetlerde görev yaptım. İktisasımı da 1999-2003 yılları arasında yine GATA Ankara’da tamamladım. 2016 yılında kendi isteğimle silahlı kuvvetlerden Albay olarak emekli oldum. Silahlı kuvvetlerde psikiyatrist olarak 2003-2016 yılları arasında çalıştım.
Bugüne kadar sizi etkileyen bir vaka oldu mu? Nasıl anlatırsınız?
Çok vaka oldu. İlk aklıma gelen 2008 yılında Ankara’da yine bir hastanede çalışıyordum. Hastanede çalışan bir arkadaşım 18 yaşındaki kızını getirmişti. Onunla görüşmüştüm. Çok normal bir problemi yok demiştim. İki ay falan geçmişti. Şu çalışanın kızı intihar etmiş diye bir haber geldi. Oraya gidene kadar içim içimi yedi. Sonra öğrendim ki diğer kızıymış. Rahatladım. Çünkü eğer iki ay önce görüşüp bir şeyi yok dediysem çok sorumluluk hissederim. Beni en çok etkileyen şeylerden bir tanesi de bu.
Psikiyatri okumak isteyenlere önerdikleriniz neler?
Herkese tek önereceği tek bir şey var. Çok çalışın. Yani bu yapacağınız her şey sadece çalışmak ve alın teri. Bana böyle etkilenmiş, büyülenmiş bir şekilde bakıyorsanız bunun arkasında çok uzun saatlerin alın teri vardır. Futbolla ilgileniyor musunuz bilmiyorum ama bir Futbol stadında şöyle yazarmış «Çalışmak yeteneği yener, yetenek çok çalışmazsa.» Yetenekli olmak değil çalışmak daha önemlidir.
Psikiyatri olmayı kendinizi tedavi etmek için mi seçtiniz?
Merak etmeyin önce kendinizi tedavi ediyorsunuz. Ondan sonra altından kalkarsınız. Mesela ben mesleğe başladığım kişi değilim. Karşılaştığınız her kişiyle birlikte siz de gelişiyorsunuz.
Hastalar sizin hayatınızı etkilemiyor mu?
Etkiliyorlar ancak bir etkiyi nereye kullandığınız önemli. Bu etkenle geriye mi gideceksiniz, kendini mi geliştireceksiniz? Önce buna karar vermelisiniz.
Psikolog ve psikiyatrist arasındaki fark nedir?
Psikologlar 4 yıllık eğitim fakültesi bitirerek mezun olurlar. Üniversite hayatında sadece stajlarında eğitim görüyorlar. Psikiyatristler tıp fakültesi mezunu doktorlardan oluşuyorlar. Sonra TUS sınavıyla psikiyatr bölümünden devam ediyorlar. Ve o bölümde dört yıl eğitim görüyorlar. Bu bölümde ders yerine direkt hastayla karşılaşarak kendini geliştiriyorsun.
Siz nasıl mesleğe karar verdiniz? Sizi destekleyen ya da etkileyen biri oldu mu?
Hayır, kimse olmadı. Tıp fakültesi sırasında çok iyi eğitim alabileceğim ve kendimi geliştirebileceğim birkaç yer belirlemiştim. Onlardan bir tanesi de psikiyatriydi. Ya da belki kendimin tedaviye ihtiyacı vardı. Bunu itiraf edemedim ve psikiyatrist olup kendimi tedavi ettim.
Önerdiğiniz kitap veya yazar var mı?
Bir kere kızların okuması gerektiğini düşündüğüm bir kaç kitap var. Serhat Yabancı diye bir ilişki danışmanı var. Onun kitaplarını mutlaka okuyun. Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten diye bir kitap var. Bu sadece psikiyatristlik anlamında değil.
Psikiyatrist olmayı önerir misiniz?
Çaba sarf etmeyecekseniz, döner sermaye doktoru olacaksanız önermem. Ama insan odaklı olacaksanız, çaba sarf edecekseniz öneririm.
Röportaj: Pakize Narin Anadolu Lisesi 11/D1 Öğrencileri: Fatma Yaren AKPINAR, Hazal TUNA, Canan DAĞ, Ayşe Şimal YANIK, Muhammet Emin MENGÜTAY