Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gündüz YÜMÜN, toplumumuzda sıklıkla görülen uzun süre sabit şekilde ayakta ya da oturarak durma durumunda daha çok görülen varis hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirdi.
Varis nedir?
Varis toplardamarların anormal şekilde genişlemesi sonucunda kozmetik olarak, bozukluk ortaya çıkarması durumudur. Temel bozukluk, damarlardaki kaçaklar dediğimiz, geriye doğru kaçmasıdır, ama biz kozmetik olarak dışarıdan morluklar ve şişlikler şeklinde görürüz.
Varis neden oluşur? Başlangıçta ne gibi belirtiler gösterir?
Bazen kişilerde görüntü olarak ortaya çıkmasına rağmen çok fazla bir semptom olmayabilir, ama bazen tam tersi görünürde bir şey yokken, bacaklarda yanma- huzursuzluk gibi, geceleri yanma, kramp, kaşıntı gibi belirtilerde gösterebilir.
Oluşma nedeni genellikle damarlardaki kaçaklardır, toplardamarlar kalbe kanı götüren damarlardır, burada akımın tersine dönmesine kaçak diyoruz. Akım terse dönünce basınç artışı olur, bu da damarların zayıf yerlerinde genişleme olmasına neden olur, işte buna da varis denir. Kaçak oluştuğu zamanda da yorgunluk, yanma ile ilk şikayetler başlar.
Kimlerde daha sık görülür? Genetik yatkınlığın önemi…
Hastalığın oluşumunu düşündüğümüz zaman ailesinde genetik olarak bir yatkınlık varsa, bireylerde görülme sıklığı artıyor, anne ya da babasında varsa % 30 civarı olma ihtimali artıyor, her iki ebeveynde varsa %70’e kadar çıkar bu oranlar. Normalde toplumda yaygın bir hastalıktır. Genetik yatkınlık derken, yan bozuklukları, profil eksiklikleri, bazı şüpheli durumlar var, ama ailesel yapımız çok yüksek olduğu için bunun genetik bir yatkınlık olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunun açıklaması şu; ailemizde varis hastalığı varsa bizde de olma ihtimali yüksek, bu durumda kendimizi biraz daha sık ve iyi dinlemeli, bedenimizi önemsemeliyiz. Ya da en ufak bir şüpheli durumda beklemeden, ertelemeden hekim muayenesi olunmalıdır.
Peki, genetik yatkınlık oranları bu kadar yüksekse, önden bir önlem alabilir miyiz? Nelere dikkat etmeli ya neler yapmalıyız?
Hekim kontrolünden geçilmesi ve risk gurubu içerisinde olunup olunmadığı öğrenilmeli. Eğer kişinin risk gurubunda olduğu durum netleştiyse yaşam şeklini değiştirmesi gerektiğini bilmeli ve kabul etmeli. En önemli önlem yaşam şeklimiz çünkü. Bunun dışında hekim muayenesi sonrası uygun bir medikal tedavi ya da varis çorabı kullanılması söz konusu oldu ise mutlaka düzenli kontrollerle ve hekimin söylediği şekilde aksatılmadan uygulanması gerekir.
Peki, yaşam şeklini nasıl değiştireceğiz? Birincisi ayakta uzun süreli sabit durmak, ciddi bir varis tetikleyicisi durumdur, bu nedenle işimiz bu şekilde bir işse bunu değiştirmeliyiz. Kilolu biri isek mutlaka kilo vermek ilk işimiz olmalı. Düzenli bir şekilde fiziksel aktivitede bulunmak, bunun yanı sıra düzenli bir beslenme düzenine geçmek lazım. Sigara kesinlikle bırakılmalı. Bu saydığım, yapmamız gerekir dediğim şeyler aslında yaşamımızın tümüne olumlu katkı sağlayacak önerilerdir, ama variste de ciddi bir önlem şeklidir.
Peki, hocam… Çerkezköy ve Çorlu başta olmak üzere genel olarak Trakya bölgesine baktığımızda sanayi bölgesinin olması nedeni ile ayakta durarak çalışmak ya da sabit bir şekilde aynı hareketi tekrarlayarak tüm gün çalışmak buranın en belirgin koşulu. Bu durumda iş dallarına ayıracak olursak, hangi iş dalında çalışanlarda daha fazla risk altında?
Aslında biraz evvelde biraz bahsetmeye çalıştık. Bir kere sabit ve uzun süre ayakta durulan her iş bu hastalık için olumsuz bir etken. Tezgahtarlar, fabrikalarda ayakta üretim makinelerinin başında duranlar, kurumlarda karşılama görevlerinde çalışan danışmanlar gibi birçok meslek sayabiliriz. Öğretmenler, kuaförler. Ayrıca sürekli sabit oturarak çalışanlar da bu yüksek risk gurubuna giriyorlar, memurlar, kasiyerler, çağrı merkezi çalışanları, bankacılar gibi. Bu saydığımız meslek guruplarında yaygın görülmekte.
Kaç çeşit varis var?
Varisler oluştuğu yerlere göre değişik isimler alırlar. Bizim şuana kadar bahsettiğimiz durum, bacaklardaki varisler üzerineydi. Yemek borusunda, uterusun yani rahim içinde varisler var; adet ağrıları ve yanma şeklinde karşımıza çıkıyor, bağırsaklardaki varisler hemoroidi olarak karşımıza çıkıyor. Bacaklardaki varislere geri dönecek olursak, damar yetmezliği varsa biz hekimler bunu iç varis diye adlandırıyoruz, dışarıdan görünenlere dış varis diyoruz. Görünen varislerde ise 3 çeşit sınıflandırma var; örümcek ağı şeklinde görülen, 1-3mm arasında olan varislere, telenjiektazi varis, 3-4 mm olanlara retiküler varis, 5mm ve üzerine ulaşmış olanlarada variköz venler diyoruz.
Varis hastalığının hangi şikayet aşamasında doktora başvurulmalı?
Günlük hayattaki yoğunluktan hemen fark edilmeyen, edilse de önemsenmeyen durumların yoğunlaşması ile zaten genelde bize geliyorlar. Yani ayalarda yanma, kaşınma ve dinlenmekle de geçmeyen ağrıların yoğunlaşması ile geliyorlar. Ama bizim önerimiz ilk fark ettiklerinde, ertelemeden bir kalp damar cerrahisi uzmanına görünmeleridir. Çünkü bu hastalığın hangi düzeyde olduğunu ancak doktorunuz karar verebilir ve bunun üzerine uygulamanız gereken tedaviler olabilir.
Varis nasıl teşhis edilir?
Birçok hastalıkta olduğu gibi öncelikle hastanın öyküsü dinlenilir, ne iş yaptığına bakılır, belirtilerin ne kadar süredir olduğuna bakılır, daha sonra hekim analizi yapılır ve %80’ini hastanın dinlenilmesi ve hekim muayenesi ile anlaşılır, ancak bu hastalığı doğrulamak için bir de yapılması gereken testler vardır. Ultrasonograf ve ultrasonun içinde olan doppler yapılır. Bu testle damarların çapı, akım genişliği bakılır, kaçak var mı yok mu ona bakılır, varsa derecesi mutlaka kontrol edilir, kaçağa sebep olan damarlar neresi, bunlar detaylıca incelenir. Bunun devamında, kaçış süresini ölçen bir testimiz var, onu da yaparız. Ayrıca hastanın şikayetlerine göre de emar, tomografi çekilmesi de gerekebilen durumlar olabiliyor.
Varis teşhis edildikten sonra kişi nelere dikkat etmeli?
Birincisi yaşam tarzını değiştirmek şart. Daha aktif bir yaşam şekli belirlemeli. Yürüyüş mutlaka yapmalı, yanı sıra çok efor sarf etmek gerekmeyen sporlar yapması önerilebilir. Varis çorabı önerildiyse düzenli olarak giyilmeli. Kilolu isek mutlaka diyet yapılmalı ve kilo verilmeli. Sigara kullanıma son vermeliyiz. Aşırı baharat ve tuz kullanımında uzak durmalı. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeli.
Varis hastalığında tedavi yöntemleri neler?
Öncelikli tedavi hekiminde önerisi doğrultusunda yaşam şekli değiştirme, daha sonra medikal tedavi aşaması olabilir, burada da uygun ilaçlar kullanılmakta. Medikal tedavi ile semptomlar ortadan kalkar, ancak hastalığın tamamen ortadan kalkması söz konusu değildir.
Yaşam tarzı değişikliği:
- Bacak ve ayak elevasonu; 3-4 kez 10-15 dak/gün
- Ayakta veya oturarak uzun süre ayakta kalmamak
- Aşırı kilodan kaçınmak
Kompresyon tedavisi (Varis Çorabı)
Medikal tedavi
Girişimsel tedavi
-
Endovenöz tedaviler:
- Isı ile ablasyon (laser, radyofrekan, buhar)
- Kimyasal ablasyon (siyanoakrilatile yapıştırmak)
- Köpük tedavisi
-
Cerrahi tedavi
Laser tedavisinde: Ultrasonografi eşliğinde balıdırın ½ alt kesiminden bir iğne ile damar içine giriliyor. Ardından ultrason kılavuzluğunda laser ışınını damar içine verecek katater damar yerleştiriliyor. Ardından katater çıkarılırken laserin yaydığı ısı ile damar duvarında hasar oluşturulup damarın kapanması sağlanıyor. İşlem lokal anestezi ile yapılıyor ve yaklaşık 25-30 dakikada tamamlanıyor. Tedavi sonrası varis çorabı verilir ve hastaların normal fiziksel aktivitelerine dönmeleri tavsiye edilir. Laser tedavisi ile başarı en az cerrahi kadar etkilidir. Ağrı ve sinir hasarı riski cerrahiye göre anlamlı derecede daha azdır.
Radyofrekans tedavisi: uygulanma şekli, sonuçları ve cerrahiye göre üstünlükleri açısından laser tedavisine benzer. Laserden farklı olarak ısı oluşturmak için radyofrekans dalgaları kullanılır.
Siyanoakrilat ile damarı yapıştırarak tedavi: Laser ve radyorekans tedavisine göre en önemli avantajı girişim sırasında tümesan lokal anestezi ve girişim sonrası ise varis çorabı kullanımı gerektirmediği için hasta konforunun çok daha iyi olmasıdır. İşlem sonrası başarı oranları da en az laser kadar hatta daha iyi bulunmuştur. Aynı zamanda yapılan çalışmalarda yapıştırma tekniğinde lasere göre ağrı, morluk oranları daha az ve işlem süresi daha kısadır.
Köpük tedavisi: Variköz venlere neden olan yüzeyel toplardamarı yok etmek için ultrasonografi eşliğinde köpük tedavisi uygulanabilir.
Klasik cerrahi tedavi: Günümüzde endovenöz tedavi seçeneklerini uygulama imkanı yoksa alternative tedavi seçeneği haline gelmiştir.
Telenjiektazi ve retiküler tedavisi: Telenjiektazi ve retiküler venlerin tedavisinde uygulanması gereken ilk seçenek skleroterapi tedavisidir. Skleroterapi halk arasında iğne tedavisi veya köpük tedavisi olarak da bilinir. İnce bir iğne ile sklerozan ajan sıvı veya köpük formunda damar içine uygulanarak yapılır. Tedavi sonrası istirahate gerek yoktur. 2-3 hafta süre ile varis çorabı kullanılır. Bu yöntem telenjiektazi ve retiküler venlerin tedavisinde % 90’na varan başarı oranı vardır.